Sert geçen kış mevsiminin ardından, Bahar mevsiminin gelmesiyle birlikte yavaş yavaş havalar ısınınca ağaçlar meyve vermiş çeşit çeşit meyveler dalları süslemiş.
Bu arada Büyülü bahçedeki minik elmalarda ağaç dallarında neşe içerisinde büyümeyi bekliyorlarmış. Bazen kendi aralarında bazende diğer meyve ağaçlarındaki minik meyvelerle sohbet ederek, oyunlar oynuyorlarmış.
Bir gün minik elmalardan bir tanesi “Biliyor musunuz? Ben büyüyünce öylesine büyük ve güzel bir kırmızı elma olacağım.”
Diğer bir elma: ”Bende hem kırmızı, hemde sulu ve çok tatlı bir elma olacağım. Bu güzel bahçeye gelen çocuklar da en çok beni sevecekler.” Demiş.
O anda büyük bir gürültü çıkmış. Bahçede bulunan tüm meyveler onları dinliyorlarmış. Diğer elmalarda hep bir ağızdan “bende, bende, bende…” diye bağırmaya başlamışlar.
Elma ağacına yakın Armut ağacındaki büyük Armutlardan biri minik elmaların bağrışmalarına son vermek amacıyla “yeter artık susun!” diye bağırmış. Sonrada “Şimdi sizleri kontrol edelim. Haydi bakalım hanginiz daha kırmızı ve sulu bir elma olmuş görelim.” Demiş.
Büyük armut diğer elmaları sırasıyla incelemeye başlamış. Birinci elmaya “evet sen kırmızı olmaya başlamışsın.” Demiş.
Sıra ikinci elmaya gelmiş, “Aferin sana, sende yeterince güzel kırmızı bir elma olmuşsun.” Dedikten sonra diğer elmalara seslenmiş. “Hepiniz hem kırmızı, hem sulu hemde tatlı bir elma olmak istiyorsunuz? Değil mi” Diyerek kontrole devam etmiş.
Bu sefer sıradaki elmayı kontrol edecekmiş, fakat karşısında diğer elmalardan renk olarak farklı bir elmayı görünce gözlüklerini çıkartarak ona yakından bir bakmış.
“Baksanıza hepinizden farklı bir elma da varmış burada.” demiş ve şaşkın bir şekilde, yoksa bu bir çürük elma’mı diye düşünürken.
Kısa boylu olan mor elma, “evet ben diğer elmalardan farklı bir mor elmayım.” Demiş.
Diğer elmalarda kendinden farklı olan o elmayı görünce şaşırmışlar ve dikkatli bir şekilde ona bakmışlar.
Büyük Armut, mor elmaya ”merhaba mor elma, sen diğer elmalara göre biraz farklı görünüyorsun. Neden sen diğer elmalar gibi kırmızı ve büyük bir elma değilsin.” Demiş.
Mor elma anlatmaya başlamış, “ Ben diğer elmalardan çok farklıyım, daha minicik bir çiçekken bile diğer elmalardan farklıydım. Daha küçücük bir çiçekken dahi diğer elmalar gibi kırmızı bir elma olmayacağımı da anlamıştım. Sonrada hiç bir meyve beni görmesin diye yaprakların arkasına saklanmaya başladım.”
Bir süre dinlenen mor elma konuşmaya devam etmiş.” Beni kimsenin görmesini istememin sebebi diğer elmaların benimle oynamayacaklarını bildiğim gibi benimle dalga geçeceklerini düşündüğümdendi. Ama bugün düşündümde, bana yardımcı olurlar ve aralarına kabul ederlerse, bende onlar gibi konuşup oynayabilirim.” Demiş.
Büyük Armut: “Haklısın mor elma, aslında bir ağaçtaki tüm elmalar, aynı renkte ve boyutta olmak zorunda değiller. Çünkü kimisi hızlı konuşur, kimisi küçük, kimisi büyük olabilir. Birbirimizi olduğumuz gibi kabul ederek tanımaya çalışırsak. İşte o zaman daha mutlu oluruz aslında.” demiş ve bir ara duraksamış.
Sonrada sözlerine devam etmiş” Herkes gibi olmaya çalışmak hem hayatımızı, hem yaşamayı zorlaştırıyor, hemde bizi mutsuz ediyor.” Demiş.
Büyük Armut, mor elmaya dönerek “Aferin sana bize farklılıkları kabul etmeyi ve böylece daha mutlu olmayı gösterdin. “ demiş.
Bu sözleri dikkatlice dinleyen diğer elmalar mor elmaya teşekkür etmişler. Sonrada onunla tanışıp arkadaş olmuşlar.
Mor elma onlara hiç bilmedikleri oyunları öğretmiş. Onlarda mor elmaya yeni şarkılar öğretmişler. Tüm elmalar aslında birbirlerinden farklı özellikleri olduğunu o gün öğrenmişler. Birbirlerini olduğu gibi kabul ederek gerçekten mutlu olmayı da o gün öğrenmişler.