Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, pireler berber iken, keçiler tellal iken, uzak diyarlarda, ormanın tam ortasında, beş kardeş tavşan yaşarmış. Bu beş güzel tavşanın adı şöyleymiş.
Çal Çal; ailenin en çok çalışan tavşanıymış. Yuvalarını o temizler, diğerleri uyurken onlara kahvaltı hazırlarmış.
Çen Çen; ailenin en çok konuşan tavşanıymış. Kardeşlerin sözcülüğünü o yaparmış. Bazen de fazla konuşur, tavşanları bıktırırmış.
Cin Cin; açıkgöz, cin gibi, her şeyi bilen, hakkını kimseye yedirmeyen bir tavşanmış.
Küs Küs; çok alıngan, her şeye küsen, kinci bir tavşanmış. Sık sık kardeşlerine küser, bir süre onlarla konuşmazmış.
Tem Tem; ailenin en tembel tavşanıymış. Hep uyumak ister, bulduğu her fırsatta yatarmış.
Bu beş kardeş her sabah Çal Çal’ın hazırladığı kahvaltıyı yedikten sonra dışarı çıkar, gezer oynarlarmış. Öğle yemeği için ormanda topladıkları yiyecekleri yer ve biraz uyurlar, sonra da kalkıp oynamaya devam ederlermiş. Akşam yemeklerini de yiyip yuvalarına dönerlermiş.
Bir sabah kalktıklarında, Küs Küs’ü biraz hasta bulmuşlar. Küs Küs her zamankinin aksine o sabah çok az yemiş, tekrar yatmış. Kardeşleri ormana çıkmışlar. Küs Küs akşama kadar hasta yatmış. Akşam eve döndüklerinde, bakmışlar ki Küs Küs hâlâ yatıyor. Çen Çen;
– Nasılsın Küs Küs? diye sormuş.
Küs Küs hiç cevap vermemiş, çünkü onlara küsmüş. Bütün kardeşler Küs Küs ile konuşmak için çok uğraşmışlar. Fakat Küs Küs onlara kızmış.
– Sizler hepiniz düşüncesiz kardeşlersiniz. Hasta yattığımı bildiğiniz hâlde bana bir öğle yemeği getirmediniz. Akşama kadar aç ve hasta yattım. Artık sizinle asla konuşmayacağım, demiş. Kardeşleri hatalarını anlamışlar ve ondan özür dilemişler.
Fakat Küs Küs’ün onları affetmeye hiç niyeti yokmuş. Ertesi sabah kardeşlerine katılmamış. Onlar ormana gittikten sonra o da yuvasını terk etmiş.
Akşam olup eve döndüklerinde Küs Küs’ü bulamamışlar. Çok üzülmüşler. Peşinden gidip aramayı düşünmüşler. Onun inadını bildikleri için vazgeçmişler.
Pişman olup geri dönmesini beklemeye başlamışlar. Küs Küs ise yuvadan ayrıldıktan sonra, ormanın diğer tarafında kendine küçük bir yuva yapmış ve yalnız yaşamaya başlamış.
– Oh kurtuldum Çen Çen’in çenesinden, Tem Tem’in tembelliğinden, diyormuş.
Ama içten içe de onları çok özlüyormuş. Bir sincap ve bir kaplumbağa ile arkadaş olmuş. Arkadaşları iyiymişler ama onlarla oynaması çok zor oluyormuş. Bir gün arkadaşı sincapla ormanda gezmeye çıkmışlar. Küs Küs, hızlı giden sincaba yetişmek için koşmaya başlamış. Aksilik bu ya! Önündeki koca çukuru görmeyince içine düşmüş. Küs Küs’ün ayağı çok acıyormuş. Hayvanlar ona yardım etmişler ve yuvasına götürüp yatırmışlar.
Küs Küs’ün ayağı kırılmış ve bir ay hiç kalkmadan yatması gerekmiş. Bütün hayvanlar gidince yuvasında yapayalnız kalmış. Üstelik karnı da acıkmış. “Ben nasıl karnımı doyuracağım? Ayağım da kırık, belki de burada açlıktan ölürüm.” diye düşünmüş. O gece aç aç uyumuş. Ertesi gün de yuvasında aç ve yalnız yatmış. Yanına kimse uğramamış ve yiyecek de getirmemiş.
Küs Küs artık yaşamaktan ümidini kesmiş ve o gece de açlıktan kıvranarak uyumuş. Ertesi sabah zorla gözlerini açtığında önünde havuçlar, çeşit çeşit yiyecekler görmüş. Rüya gördüğünü zannetmiş, gözlerini tekrar tekrar kapatıp açmış. Gördükleri gerçekmiş. Yiyecekleri hemen yemeye başlamış. O yiyecekler ona bütün gün yetmiş.
Daha sonraki günlerde de durum böylece devam etmiş. Her gün uyandığında yiyecekler gelmiş oluyor; fakat getireni göremeyince “Her hâlde sincaptır.” diye düşünüyormuş. Aradan bir ay geçmiş ve Küs Küs iyileşmiş. Hemen gitmiş sincabı bulmuş. Ona yiyecekler için teşekkür etmiş. Sincap;
– Ne yiyeceği? Ben sana hiç yiyecek getirmedim ki, demiş.
Küs Küs çok şaşırmış. Yiyecekleri kimin getirdiğini çok merak etmiş. Ertesi sabah çok erken kalkmış ve yuvasının karşısındaki ağacın arkasına saklanmış.
O sırada karşıdan, elinde yiyeceklerle kardeşleri Tem Tem, Çen Çen, Cin Cin, Çal Çal gelmişler. Yiyecekleri yavaşça yuvanın kapısından içeri bırakmışlar. Küs Küs çok şaşırmış. Çünkü kardeşlerinin yuvası oraya çok uzakmış. Her gün onun için dünyanın yolunu gelmeleri kardeşlerinin onu ne kadar çok sevdiğini gösteriyormuş. Onları terk ettiği için çok utanmış ve üzülmüş. Yiyecekleri bırakıp giden kardeşlerinin arkasından;
– Çal Çal, Tem Tem, Cin Cin, Çen Çen! diye bağırmış ve koşarak yanlarına gitmiş. Kardeşler ağlayarak birbirlerine sarılmış. Bu defa Küs Küs onlardan özür dilemiş ve onlarla birlikte yuvasına dönmüş. Kardeşlerinin kıymetini anlamış ve hataları olduğunda artık onlara hemen darılmamış. Kardeşleriyle mutlu bir hayat yaşamış.