Günlerden bir gün, çok çok uzak ülkelerden birinde çok büyük bir orman varmış. Bu kocaman ormanın içinde sayısız çeşit hayvan yaşarmış. Bu hayvanların biri tilkiymiş. Bu tilki çok kurnaz ve açıkgöz bir hayvanmış. Herkesle dalga geçer ve diğer hayvanlara karşı çok saygısızmış.
Bir gün bu kurnaz tilkinin canı çok sıkılmış ve ormanda gezintiye çıkmış. Ormanda gezerken kendi kendine konuşuyormuş ” Canım çok sıkılıyor. Keşke şimdi bir olsa da dalga geçip kendimi eğlendirsem.” diye etrafına bakınarak ormanda yürüyormuş. Kocaman ormanda öylece etrafına bakarak gezinirken, birden ağaçların arasından uçan beyaz leyleği görmüş. O anda leylek ile dalga geçip eğlenmeye karar vermiş.
Ve leyleğe doğru dönerek seslenmiş:
Tilki: ‘Hey leylek arkadaşım! Şu kocaman ormanda bir başıma kaldım. Canım çok sıkılıyor. Yanıma gel de biraz konuşalım.” demiş.
Leylek, evden yiyecek bulmak için çıkmış. Ormanda yiyecek arıyormuş. Ama tilkinin böyle yalnız kaldığını görünce üzülmüş onun o haline. “Yanına gidip bir bakayım neden yalnız kalmış” diyerek tilkinin yanına doğru uçmuş.
Leylek: ‘Tilki arkadaşım, seninle zaman geçirirdim ama yiyeceğim hiç kalmadı. Ben de evime yiyecek bulmak için uçuyorum. Eğer izin verirsen şimdi yiyecek aramaya devam edeceğim.” demiş. Ama bir yandan da merak ediyormuş, tilki onu neden çağırdı diye.
Tilki: “Ben de bu akşam tek başıma yemek yiyecektim. Madem senin de yemeğin yok, gel beraber benim evde yemek yiyelim, demiş kurnaz tilki.
Leylek çok şaşırmış. Çünkü tilki durup dururken neden onu yemeğe çağırsın ki. Kesin tilki bir işler çeviriyor diye düşünmüş. Ama tilkinin davetini de geri çevirmek ayıp olabilir diye geçirmiş içinden. Ve tilkiye bakıp:
Leylek: “Tilki arkadaş, mademki o kadar çok istiyorsun, kabul ediyorum. Yalnız kalma. Akşama seninle yemek yemeye geleceğim” demiş. Ve uçarak ormanın ağaçları arasından kaybolup gitmiş.
Tilki, leyleği kandırabildiği için gülerek evine doğru gitmiş.
Tilki evine gittiğinde hazırlıklara başlamış. Çok güzel bir çorba pişirmiş. Çorbanın güzel kokusu ormana kadar yayılmış. Kurnaz tilki çorbayı yemek tabaklarına doldurup sofraya koymuş. Oturup leyleğin gelmesini beklemiş.
Leylek, evdeki işlerini halledip tilkinin evine doğru uçmaya başlamış. Tilkinin evine ulaşıp kapıdan girdiğinde çorbanın o güzel kokusu içini doldurmuş. Çok sevinmiş karnını doyuracağı için.
Leylek: ‘Kolay gelsin Tilki arkadaşım. Çorba da çok güzel kokuyor” demiş.
Tilki: Teşekkürler leylek arkadaşım. Bol bol çorba yaptım. Karnımız doyana kadar içeriz“ demiş.
Yemek masasına oturduklarında tilki hemen çorba tabağını önüne alıp iştahla yemeye başlamış. Tilkinin çorbayı öyle içtiğini gören leylek daha fazla dayanamamış ve çorbayı içmek için tabağa eğilmiş. Ama leylek ne yaparsa yapsın çorbayı içemiyormuş. Çok uzun gagası içmesine izin vermiyormuş. Gagası tabağın yüzeyine değip duruyormuş.
Tilki ise leyleğin bu durumuna bakıp içinden gülüp eğleniyormuş. Çorbasını iştahla yemeye devam eden tilki bir an durmuş ve leyleğe bakarak:
Tilki: Leylek arkadaşım, çorba da çok güzel olmuş değil mi” demiş.
Leylek, Tilkinin onu dalga geçip, eğlenmek için yemeğe çağırdığını anlamış. Ama hiç belli etmeden cevap vermiş.
Leylek: Evet tilki arkadaş. Çok güzel çorba pişirmişsin. Ellerine sağlık. Çok içtim karnım tıka basa doydu” demiş.
Leylek, tilkinin onunla dalga geçmesine çok içerlemiş. Bu yaptığına karşılık vermek istemiş. Tilkiye dönerek:
Leylek: Tilki arkadaş. Sen bugün benim için güzel bir yemek hazırladın. Yarın da ben seni yemeğe davet ediyorum. Eğer beni kırmaz ve yarın bana yemeğe gelirsen çok mutlu olurum” demiş.
Tilki her şeyden habersiz, leyleğin bu teklifini hemen kabul etmiş.
Diğer gün tilki ormanın içinde leyleğin evine doğru yol almış. Leyleğin evinden girince mis gibi yemek kokuları kurnaz tilkinin iştahını daha da açmış. Yemek yiyeceği için çok mutlu olmuş.
Ama tilki masaya bakmış ve çok şaşırmış! Çünkü bütün yemekler daracık ağızlı tabaklardaymış. Leylek uzun gagası ile daracık tabaklardan rahat rahat yemekleri yerken tilki bakakalmış.
Yemeği yemeye çalışmış ama ne yaparsa yapsın yemeğe ulaşamıyormuş. Leyleğin ona oyun oynadığını anlamış. Leylekten özür dileyerek, dün yaptığı hatadan dolayı çok utanmış.
O akşamdan sonra tilki kimse ile dalga geçmemiş. Ormanda ki bütün hayvanlara karşı saygılı bir tilki olmaya karar vermiş.