Köpek Balığı Homi, kendisi gibi kocaman bir kayanın altında uyuyordu. Birden bire acı içinde kıvranarak uyandı. Çünkü onun dişi çok ağrıyordu ve ne yapacağını da bilmiyordu.
Biraz düşündükten sonra aklına arkadaşı ahtapot moti geldi. Zaten çok fazla arkadaşı da yoktu, herkes onu görünce kaçıyordu. Çünkü onun çok tehlikeli olduğunu düşünüyorlardı.
Okyanusun kıyısına asılan tabelalara “Dikkat köpek balığı var yazılmıştı.” oysa Köpek Balığı Homi diğer canlılar gibi aç olmadığı zaman, hiç kimselere karışmazdı.
Homi’nin çok sevdiği arkadaşı ahtapot poti, diğer canlılar gibi değildi, ondan hiç korkmazdı. Üstelik o bir doktordu. Ne zaman hominin bir yeri ağrısa onun yanına gider, potinin ona verdiği ilaçlar hemen onu iyileştirirdi.
Poti’nin yeri çok uzak değildi. Homi hemen potinin yaşadığı yere geldi. O anda Poti bir kılıç balığı tedavi ediyordu. Kılıç balığının kılıca benzeyen ağzında bir konserve kutusu sallanıyordu.
Zavallı kılıç balığı konserve kutusu takılı olan ağzının ağrısından ağlıyordu. Poti sabırla kılıç balığını tedavi etti. Sonrada “Şanslısın bu kutu ağzını kesmeden çıkarabildim. Bundan sonra her şeyi yiyecek zannedip, üstüne atlama olur mu?” dedi.
Homi kapıda beklerken kılıç balığı onu görmüştü. Kılıç balığı onu gördüğü anda korkuyla öyle bir hızlı kaçtı ki Homi onun ondan korkup kaçmasına çok kızmıştı. Zaten dişi öyle çok ağrıyordu ki bir şey yiyecek durumda da değildi. “Durup dururken niye bir kılıç balığı yemek isteyeyim.” diye söylendi.
Ahtapot poti onu içeri çağırdı. “Hoş geldin homi, neyin var umarım sende kılıç balığı gibi insanların çöpe attığı bir şeyler yemeye kalkışmamışsındır. Çünkü deniz pisliklerine karşı ilaç bulmakta artık zorlanıyorum. Bu gidişle deniz kirliliği bizim gibi denizde yaşayan canlıları yok edecektir.”
Bir süre sessizlikten sonra moti “Homi niye konuşmuyorsun dostum. Yoksa kulağına deniz suyumu kaçtı.” Diyerek şaka yapıp güldü.
Homi hiçbir şey söylemeden potiyi dinliyordu. Yüzünün bir tarafı şişmiş kocaman olmuştu. Bbbboooo hoomm… Diye ses çıkardı, konuşmaya çalıyordu ama başaramıyordu.
Poti onun yüzündeki şişliği fark edince “Hey dostum ne oldu sana böyle, gel bakalım şu koltuğa otur.” diyerek arkadaşını oturttu ve ağzını açması söyledi.
Homi güçlükle ağzını açabildi. Poti onun ağzındakileri görünce gözleri kocaman olmuştu. Çünkü Hominin dişlerinin arasında kocaman bir cam parçası duruyordu.
Öfkeyle bağırmaya başladı. Bu insanlarda denizi çok kirletiyor canım, bizim çok tehlikeli olduğumuzu söyleyip her yere yazılar asıyorlar. Ama bizi düşünen yok asıl tehlikeli olanlar onlar.
Üzgünüm homi dişlerinin arasında kocaman bir cam parçası var. En son ne yedin bakalım. Homi bir an düşündü tüm gün denizde dolaşıp karnını doyurmak için küçük bir balık aramış, ama bulamamıştı. Çünkü denizde küçük balıklar azalmıştı.
Homi o kadar çok acıkmıştı ki, insanların okyanusa attığı içi dolu bir çöp torbası bulunca hemen onu yutuvermişti.
Homi bunları düşünürken poti durumu anlamıştı. Çünkü diğer dişlerinin arasında siyah plastik torba parçaları bulmuştu. Cam parçalarından birini havaya kaldırıp Homiye gösterdi.
Biliyorum canın çok acıyor ama bu cam parçalarını çıkarmalıyım yoksa canın daha çok acıyacak. Biraz daha dayan dostum o büyük cam parçasını hemen çıkaracağım. Ayrıca diğer dişlerini de temizleyeceğim.
Ağzının içi çöplerle dolmuş biraz daha beklersek ağzının içi mikroplarla da dolacak. “Hazır mısın homi “diyerek onun ağzındaki camı güçlükle çıkardı.
Homi biraz rahatlamıştı ama ahtapotun verdiği ilaçları uzun bir süre kullanması gerekiyordu.
Poti onun hemen eve giderek dinlenmesini söyledi.
Homi çok uzun bir süre bir şey yiyemedi çünkü iyileşmesi uzun sürmüştü. Bu süre içerisinde ondan korkan tüm deniz canlıları onun bu haline çok üzülmüştü.
Onlarda Hominin durumunda olabilirlerdi aynı tehlikeler hepsi için geçerliydi. Hepsi zaman zaman homiye yiyecek bir şeyler yapıp götürüyorlardı artık ondan değil insanların denize attıkları çöplerden korkmaya başlamışlardı. Homi ise çevresindeki herkes ile dost olduğuna memnun kalmıştı.
Günler bu şekilde geçip giderken sıcak bir yaz günü homi yeni arkadaşlarıyla birlikte oyunlar oynarken, o anda onların üzerinden bir geminin geçtiğini fark ettiler. Ardından bir düdük sesi işittiler.
Merak edip hemen suyun üstüne çıktılar birde ne görsünler. Bir sürü yeşil kıyafetli insan ellerindeki aletlerle denizdeki çöpleri topluyorlar.
Homi ve arkadaşları ise denizde gördükleri çöpleri kuyrukları ile suyun yüzeyine çıkartarak gemiye yaklaştırdılar.
İnsanlarda homi ve arkadaşların kendilerine yardım etmelerine çok sevinmişlerdi.
Kısa bir süre sonra suyun üstünde çöpler kalmamıştı. Demek hala doğayı düşünen ve onlar için çalışan insanlar vardı.
Homi ve arkadaşları düdüğü çalarak uzaklaşan gemiye kuyruklarını ve ellerini salladılar.
Homi, Potiye dönüp “ben okuma yazma bilmiyorum merak ettim. O geminin üzerinde ne yazıyordu.”
Poti gülümseyerek cevap verdi. “Geminin üzerinde doğayı kuruma ve yardımlaşma topluluğu yazıyordu.” Demiş.
O günden sonra okyanusta çöpler atılmadığından köpek balığı homi ve diğer canlılar sağlıklı bir yaşam sürmüşlerdi.