«Kedi Roni Hikayesi»

«Kedi Roni Hikayesi» pdf indirBir varmış bir yokmuş. Evvel zaman içinde kalbur saman içinde Roni adında bir kedi varmış.

Roni kedi olmaktan sıkılmıştı. Evet, yanlış duymadınız artık kedi olmak istemiyordu. Doğduğundan beri kediydi.

Mırlamaktan, miyavlamaktan, tüylerini diliyle temizlemekten hatta 4 ayak üstüne düşmekten sıkılmıştı. Başka biri olmalıyım diye düşündü;

“ Peki ne olabilirim?”

Kırlarda dolanırken gübre böceğine takıldı gözü;

“Ne kadar eğlenceli bir böcek.” Diye düşündü. İyice izledi yaptıklarını.

“Bende yapabilirim.” Dedi ve başladı kokuşmuş gübreleri burnuyla toplayıp top yapmaya, akşam olduğunda kocaman bir gübre topu yapmıştı, ama burun delikleri gübre ile dolunca başladı hapşırma ya.

“Hapşu, hapşu.”

Temizlemek istedi diliyle kirlenen burnunu ama sonra hatırladı;

“Ben artık kedi değilim ki, gübre böceğiyim.”

Sabaha kadar toprakta yattı. Nihayetinde böcekti, yatakta yatacak değildi ya. Sabah olanlar oldu, Roninin her yeri toprakla doldu. Kemikleri çatırdıyordu, burnu da çeşme gibi akıyordu.

“Olmaz dedi, olmaz ben gübre böceği olamam. Hastalanıp yataklar da yatamam!” Roni yine düşündü

ne olabilirim, ne olabilirim? O sırada havada süzülen martıyı gördü. Ayy güzel uçuyor, istediği yere konuyor. Keşke martı olsam, havada keyfime baksam dedi. Gitti asılı çarşafları gördü, kaptı çarşafları çıktı ceviz ağacına, taktı çarşafı koluna, haydi Roni hayal yoluna. Bıraktı kendisini yere ve olanlar oldu.

Roni kendisini copp diye yerde buldu. Keşke 4 ayak üstüne düşseydim, ama artık kedi değilim. Martıların 2 ayağı var ve ayaklarının üzerine düşmezler dedi.

Roni’nin her yeri ağrıyordu.

“Ben mart olamam düşüp bir yerlerimi kıramam.” Dedi.

Roni düşünmeye devam etti;

“Ne olabilirim, ne olabilirim?” Göl kenarından geçerken kurbağa ile karşılaştı;

“Vayy ne de güzel zıplıyor zıp, zıp diye, vıraklamasına da bayıldım. Yeşil rengini görünce kendimi kurbağa sandım. Suyu da hiç sevmem ama yapacak bir şey yok.” dedi.

Kurbağa olmak için suyu sevmeli, nilüfer yaprağının üzerinde yaşamayı öğrenmeli. Zıpladı yaprağa başladı vıraklamaya. Bir zıpladı, iki zıpladı, üçüncüdeeee cumburlop düştü suya.

“Olamazzz dedi. Olamaz ben kurbağa olamam, su yüzeyinde zıplayarak yaşayamam ay peki ben ne olacağım?”

Biraz yürürken tırtıra rastladı, hayretler içinde onu izledi.

“Tırtır olmalıyım.” Başladı koza örmeye ve olanlar oldu. Öldükçe kozalar eline dolandı. Dolandıkça eli ayağına dolandı.

“Kedi olsaydım oyuncağımla oynardım.” Dedi. Az daha boynuna dolanacaktı, nefes alamayacaktı.

“Olamaz, olamaz ben tırtıl olamam, boğulup nefes alamazsam yaşayamam.”

Tırtıl bıraktı kozayı kenara, kelebeğe dönüştü ve başladı uçmaya.

Roni şaşkındı, gözlerini kırptı;

“Hepsi çok güzel, hepsi çok özel, ama bende özelim. Ben kedi Roni’yim başka biri olamam olursam mutlu olamam.”

Mırlarım, miyavlarım, avlarım, 4 ayak üstüne konarım. Ben kedi Roni’yim demiş.

Masal da burada bitmiş.