Büyük bir şehirde minik bir ilk okul varmış. Bu okulda okuyan çocuklar, öğretmenlerinin planladığı hayvanat bahçesine gitmek için sabırsızlanıyorlarmış. Bir gün sonra tüm öğrenciler, mutlu ve heyecanlı bir şekilde otobüse binip hayvanat bahçesine doğru yola çıkmışlar.
Darıca hayvanat bahçesine vardıklarında tüm öğrenciler çok mutlu olmuştu. Çünkü öğrenciler daha önce hiç bu kadar büyük bir hayvanat bahçesi görmemişti. Hatta öğrencilerin çoğu ilk kez hayvanat bahçesine gelmişlerdi. Öğrencilerin ilk ziyaret ettiği hayvan maymunlar oldu. Maymunlar o kadar komik hareketler yapıyordu ki, çocuklar çok eğleniyordu. Maymunlardan sonra, aslanların kaldığı bölgeye gittiler. Aslanların ürpertici duruşu ve güçlü sesi öğrencileri çok etkilemişti.
Öğrenciler, o kadar keyif alarak geziyorlardı ki öğle arası çok hızlı bir şekilde gelmişti. Öğle yemeklerini yedikten sonra zürafaları seyretmeye gittiler. Zürafaların uzun boyunları ve yemek yiyişleri çocukları hayran bırakmıştı. Zürafaları besleyebilmek için özel yapraklar ve meyveleri elleriyle veriyorlardı.
En son balıkların yaşadığı yere gitmek istediler. Renkli ve büyük balıklar , büyük kaplumbağaların olduğu sualtı dünyasını da çok sevmişlerdi. Camdan seyreden çocuklar, suyun altındaki bu muazzam dünyaya hayran kaldılar. Balıkların yüzüşü ve kaplumbağaların suyun içerisinde salınarak yüzmesi, çocuklara doğanın ne kadar şahane bir düzende olduğunu hatırlattı.
Gün bittiğinde, yorulmuş fakat mutlu bir şekilde evlerine döndüler. Tüm çocuklar, hayvanat bahçesinde gördüklerini ve öğrendiklerini heyecanla ailesine anlatıyordu. Bu hayvanat bahçesi gezisi, çocuklara hayvanları ve doğayı daha çok sevmeyi öğretmişti. Çocukların bugün yaşadıkları çok uzun bir süre hayatlarının en güzel günleri olarak kalacaktı.
Evet çocuklar bu masalımızda dünyada sadece insanların değil hayvanlarında yaşadığının farkına varmalıyız. Bu sebepten dolayı hayvanlara karşıda her zaman iyi niyetli olmalıyız. Su ve yemek kaplarına yiyeceklerini koyarak hayvanlara yardımcı olabiliriz.