Şiirlere, hikayelere konu olmuş olan imkansız bir aşk masalı olmuştur Ferhat İle Şirin Hikayesi. Birbirlerini çok sevmelerine rağmen engellere takılan sevgililerin yüzyıllardır dilinden düşmeyen gerçek bir aşk öyküsüdür. Feryat yaşadığı dönemin en iyi nakkaş ustasıdır. Bütün dini yapıların, sarayların süslemelerini o yapmaktadır.
Yaptığı süslemelerin ve eserlerin Şirin’e olan bitmeyen sevdasını yansıttığı için çok güzel olduğu rivayet edilir. Ferhat, güçlü ve yiğit bir delikanlıdır. Mehmene Banu isimli Amasya Sultanının kız kardeşi olan Şirin’e ilk görüşte kalbini kaptırmıştır. Şirin’de Ferhat’a sevdalanmıştır. Fakat ikisinin de bilmediği birşey vardı. Mehmene Banu’da Ferhat’ı daha önce görmüş ve aşık olmuştu.
Ferhat bir gün Şirin’e istemeleri için ailesini Mehmene Banu’ya gönderir. Mehmene Banu’da Ferhat’ı sevdiği için Şirin’i vermek istemez. Fakat kız kardeşine de aşırı bir sevgi ve bağlılığı olduğundan dolayı kardeşini de üzmek istemez. Buna bir çare bulmakta gecikmez.
Kızı vermek için Ferhat’a bir şart sunar. Der ki: Şehirde su yoktur. Kızı sana vermemi istiyorsan eğer, şehre suyu getir. Bende sana kardeşimi vereyim. Ferhat hiç itiraz etmez önüne sunulan bu imkansız şart karşında. Ailesi ve çevresindekiler Ferhat’ın bu çılgınca işten vazgeçmesi için çok diller dökerler. Fakat Ferhat aşkı için her şeyi göze almıştır.
Suyu şehre getirecek ve Şirin’e kavuşacaktı. Kendisine lazım olacak kazma, kürek gibi bütün ekipmanı toplayıp düştü yollara. Suyu getirmek için önce plan ve projelere başladı. Günümüzde Şahinkayası olarak bilinen yerden getirmeliydi suyu, en uygun ve en elverişli yer orasıydı çünkü. Fakat şehre oldukça uzak bir mesafedeydi. Ama aşkı için yapmalıydı.
Koca dağa başlar vurmaya. O vurdukça kazmayı kayalar parça parça oluyor ve Ferhat kazmayı vura vura ilerliyordu. Mehmene Banu’da olanı biteni adım adım takip ediyordu. Günler geçtikçe Ferhat’ın umudu artıyordu. Mehmene Banu’da her geçen gün Ferhat’ın suya yaklaştığını görünce karamsarlığa kapılıyor ve buna bir çare düşünüyordu. Ferhat suyu getirmemeliydi. Bu zorlu görevi başaramamalıydı. Çok geçmeden Mehmene Banu’nun aklına bir kurnazlık geldi. Bir cadı bulunması emrini verir ve cadı bulunur.
Cadıdan Ferhat’ı durdurmak için bir büyü yapmasını ister. Cadı ise büyü yapmak yerine farklı bir çözüm yolu bulmuştur. Bir kazanda helva kavurur ve helvayı bir kaba koyarak Ferhat’ın kazmakta olduğu dağa doğru yol alır. Ferhat’ı görünce O’na şöyle seslenir: Şirin öldü bak sana helvasından getirdim. Hala hırsla ne vuruyorsun kayalara böyle der.
Ferhat bunu duyunca çılgına döner ve elinde bulunan kazmayı havaya fırlatarak, Şirin öldüyse bana yaşamak haram der. Havadan yere düşen kazma Ferhat’ın başına isabet eder ve Ferhat oracıkta can verir. Olayı haber alan Şirin hemen kayalıklara gelir ve O’da kendini kayalıklardan aşağıya atar. Şehir suya kavuşmuştur ama artık ne Ferhat kalkmıştır ne de Şirin.