Bir varmış, bir yokmuş. Bir karga varmış. Bir gün ayağına bir diken batmış. Bu dikeni almış, bir kocakarıya götürmüş.
«Nine, demiş, şu dikenimi saklar mısın?»
Nine almış dikeni, ocağın üst başına koymuş. Bir gün beklemiş, iki gün beklemiş, karga gelmemiş. Bir akşam, kandilini yakıyormuş, kandilin fitili kaçmış. Dikeni almış, fitili çıkarayım diye, diken yanıvermiş. Tam o sırada,· «fırrt .. » demiş, karga da gelmiş.
«Nine, demiş, dikenimi verir misin?»
«Ah oğlum, kandilin fitilini çıkanyordum, yanıverdi dikenin.»
« Yo… Ben dikenimi isterim.» Oturmuş pencerenin başına karga, saatlerce:
«Ya dikeni, ya kandili
Ya dikeni, ya kandili. » diye bağırmış durmuş. Artık kocakarının da canına tak demiş.
«Al kandili.» demiş. Karga almış kandili, götürmüş. Oradan başka bir kocakarıya gitmiş.
«Nine, demiş, şu kandilimi saklar mısın?»
«Peki, oğlum.»
Nine gece inek sağmaya gidiyormuş. «Şu karganın kandilini alayım da . ineği onun ışığında sağayım.» demiş. Varmış, ineğin arkasına koymuş kandili, ineği sağmağa başlamış. İnek bir tekme vurmuş, kandili kırmış. Aradan çok geçmemiş, gelmiş karga:
«Nine, hani benim kandilim?»
«Oğlum, inek sağmağa, senin kandilini götürmüştüm. Bir tekme vurdu inek, kandil kırıldı.»
Karga tutturmuş: «Ben kandilimi isterim… » diye. Nine ne dediyse söz anlatamamış.
Karga oturmuş pencerenin önüne:
«Ya kandili, ya ineği.
Ya kandili, ya ineği…»
diye bağırmış da bağırmış. Ninenin kafası şişmiş, kargadan başka türlü kurtulmanın çaresi olmayınca, vermiş ineği.
Karga ineği götürmüş başka bir kocakarıya:
«Nine, sakla şu ineğimi. Ben sonra gelir alırım.» demiş. O nine de bir gün beklemiş, üç gün beklemiş,
karga yok. .. Oğlunu evlendirecekmiş.
«Su karganın ineğini keseyim de misafirleri ağırlıyayım.» demiş. Kesmiş ineği, mis gibi yemekler yapmış, misafirlere yedirmiş. İnek yenmiş, bitmiş. Domuz karga da sanki bunu bekliyonnuş. «Fırrrt..» diye çıkmış gelmiş düğün yerine ..
-«Nine, demiş, ineğimi almaya geldim.»
«Aman oğlum, sen gelmeyince, karga ineği ne yapacak dedim. Düğünüm vardı, kestim senin ineğini.»
«Yo … Ben ineğimi isterim.» diye tutturmuş karga. Kocakarı aldırış etmemiş, ama karga da tünemiş pencerenin kenarına:
«Ya ineği, ya gelini.
Ya ineği, ya gelini … diye bağırmış da bağırmış, durup dinlenmeden, saatlerce, Kocakarı da, düğün halkı da bıkıp usanmışlar. Vermişler gelini, kurtulmuşlar.
Gelini almış karga, gidiyormuş. Dağda bir çobana rastlamış. Kaval çalıyormuş çoban.
Karga demiş ki:
Çoban kardeş. O düdüğü bana ver de bu gelini sana vereyim.» Bakmış çoban, telli pullu bir gelin. Almış gelini, düdüğü vermiş kargaya.
Karga almış düdüğü, başlamış öttürmeğe…
Bir öttürür, bir türkü söylermiş:
«Düttürü, düttürü, düttürü …
Dikeni verdim, kandili aldım.
Kandili verdim, ineği aldım.
İneği verdim, gelini aldım.
Gelini verdim, düdüğü aldım.
Düttürü, düttürü, düttürü, düttürü … »