Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde kalbur saman içinde güzeller güzeli bir köyde ihtiyar bir değirmencinin Süheyla adında dünyalar tatlısı kızıyla huzurlu ve mutlu bir hayat yaşarlarmış.
İhtiyar değirmenci seher vakti değirmene gider, akşama doğru ise evine gidip, sonra ki güne kadar her şeyden daha çok değer verdiği dünyalar tatlısı kızıyla birlikte vakit geçirirmiş.
Hayatları bu şekilde geçerken, bir gün değirmencinin kızı babası için hazırladığı yemekleri değirmene götürmek için yola koyulmuştu.
Değirmene ulaşan Süheyla, değirmenin önünde yakışıklı mı yakışıklı, kıyafetlerinden anlaşılan zengin bir genç bekliyordu.
Delikanlı genç 30 çuval buğdayları saray için getirmiş olduğu çuvalları değirmenciye teslim edeceği sırada, Süheyla ile göz göze geldikleri anda aşık olmuşlardı.
Yakışıklı genç çuvalları değirmenciye bıraktıktan sonra, nazik bir tavırla müsaade isteyerek değirmenciden ayrılmıştı.
Yakışıklı gencin ardından Süheyla gözden kaybolana kadar bakınmış, yakışıklı genç ise tek, tük arkasına bakıp tebessüm ediyormuş.
O esnada değirmenci kızına birkaç defa seslenir, ama kızı babasını duymuyormuş bile. O günden sonra kızının suskun ve dalgın hareketleri değirmencinin dikkatini çekiyormuş.
O günden sonra yakışıklı genç her gün öğle vakti Süheyla’yı görebilmek için değirmene gider, Süheyla ile konuşma fırsatı bulamasalar da birbirlerine olan bakışları ve tebessümleri hislerinin karşılıklı olduğunu gösteriyordu.
Bir süre sonra delikanlı gencin ailesi Süheyla’yı babasından istemek için, değirmencinin evine giderler.
Yakışıklı gencin ailesinin gelişiyle, Süheyla’nın deliler gibi mutlu olduğunu gören babası, Süheyla’nın da rızası olduğunu anlayınca kızını yakışıklı ve dürüst delikanlıya vermiş.
Gel zaman git zaman, yakışıklı genç ve Süheyla’nın düğün vakitleri gelmişti. Değirmencinin maddi durumu iyi olmadığı için kızına pahalı hediyeler alacak parası yoktu.
Değirmenci üzgün bir şekilde kızına düğün hediyesi olarak ne vereceğini düşünürdü.
Düğünden 1 gün önce değirmenci iş yerini kapatıp, biraz dolaşmak için ormanlığa gider. Nehir kenarında oturan değirmenci, düğün günü kızına ne hediye vereceğini düşünürken gözüne nehir akıntısına kapılmış eski bir halı görmüş.
Yaşlı değirmenci hemen halıyı nehirden çıkarmak için, nehir akıntısına girip halıyı çıkarmış. Halının çok güzel olduğunu gören yaşlı değirmenci, halıyı yere indirdiğinde halının havalanmaya başladığını görmüş.
Şaşkın içinde yaşlı değirmenci kendi kendine:
“Aa bu uçan bir halı.” Diye mutlulukla bağırmış. Daha sonra uçan halıya binerek dolaştıktan sonra halısını toplayarak evine gitmiş.
Artık düğün hediyesi olarak kızına ne hediye vereceği için üzülmüyormuş, çünkü kızına çok özel uçan bir halı hediyesi varmış.
Ertesi gün düğüne gelen misafirler altın bilezikler, kolyeler takarken değirmencinin elinde eski halıyı görenler şaşkınlık içinde ona bakıyordu.
Misafirler hediyelerini taktıktan sonra, yaşlı değirmenci halıyı yere serip kızına ve damadına halının üzerine oturmalarını söyledi.
Gelin ve damat ve hatta misafirler olmak üzere herkes değirmencinin ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışıyorlardı. Gelin ve damat halının üzerine oturmasıyla uçan halı havalanmaya başladı.
Yaşlı değirmenci:
“Benim dünyalar güzeli kızım ve damadım, sizlere verebileceğim en değerli hediyem, üzerinde oturduğunuz uçan halıdır.” Demiş.
Düğüne gelen misafirler ve cümle âlem yaşlı değirmencinin vermiş olduğu halının her şeyden daha çok değerli olduğunu ve çok güzel olduğunu anlatarak gözlerini halıdan kimse alamamış.
Düğünden sonra damadı yaşlı değirmenciyi de yanına alarak, bir ömür mutlu mesut içinde yaşamışlar.
Ucan Halı özeti
Maddi durumu kötü olan bir değirmenci ve Süheyla adında kızıyla birlikte, tek geçimleri değirmen işi olan yaşlı bir değirmenci yaşarmış. Günlerden bir gün saraya delikanlı bir genç 30 çuval buğdayı öğütmek için değirmencinin iş yerine gelmiş.
O esnada babasına öğle yemeği getiren Süheyla ile delikanlı genç göz göze gelerek birbirlerine âşık olmuşlar. O günden sonra delikanlı genç her gün Süheyla’yı görmek için değirmenciye gelirmiş.
Günlerden bir gün delikanlı genç durumu ailesine söyler, ailesi ise değirmencinin evine Süheyla’yı istemeye gelir. Değirmenci kızının da gönlü olduğunu anlayınca kızını delikanlıya verir.
Düğün vakti gelmesine yakın bir süre, değirmenci kızına ne hediye vereceğini düşünürken, nehir kenarında halı görür. Halıyı çıkan yaşlı değirmenci, halının uçtuğunu fark eder. Düğün günü kızına en değerli hazinesi olarak uçan halıyı hediye eder.
Bebek Masalları – Eğitici Masallar – 7 Yaş Masalları